"Baba vallahi canım çok acıyor!"
Evet, 3,5 yaşımıza geldik ve ilk antibiyotik ile maalesef tanıştık. Pek bir üzüldük annemiz ile.
Neredeyse on gündür devam eden öksürük, ara ara yükselen 39,5’lara varan ateş ve son 1 haftada üç kere gidilen doktor kontrolü, kan tahlilleri vs…
Mikrobun ciğerlere inmesi ile on gün sürecek antibiyotik tedavisine başladık.
Devletşah “ehh antibiyotikler de ocu değil. Gerektiğinde kullanılıyorsa ne ala…” diyerek az morallendirmeye çalıştı bizi ama ne fayda. Dediği tabiî ki doğru ama hastalığı antibiyotik ile yenme aşamasına gelince artık “Antibiyotiklik Hasta” sıfatı kazandık ve üzüldük.
Öksürmekten artık karnı acıyan kızım “Baba vallahi karnım çok acıyor” diyor ve işte o an benim ve annesinin kalbine hançeri sokuyor. Sanki elinizden hiç bir şey gelmiyor hissine kapılıyorsunuz.
İnsan o hasta olmasın ben hep hasta olayım diyor, ama tabiî ki böyle olmuyor. Okul dönemi ile birlikte hastalıkların peşi sıra geleceğine hazırlıklıydık aslında ama çokta öyle değilmiş.
En çok sevdiği şeyleri bile yediremiyor, yarım bardak suyu 10 dakikada zor içiriyoruz. Hele o öksürükler sanki onun değil bizim ciğerlerimizden çıkıyor.
En zor kısım ilaçları içirmek, hele şurubun tadı kötü ise. Birde ufaklıkta hani derler ya “Sarı İnadı” olunca, bu babadaki inatla çarpışıyor bazen sinirler geriliyor. Bu durumlarda anne devreye giriyor vs.vs.
Hastalık herkes için kötü ama hasta ufak miniğiniz olunca işte o zaman çok zor oluyor.
Bu yazıyı okuyan ve benden sene olarak daha eski ebeveynler şöyle söylüyor içinden “Ya daha bu ne ki, bunun kızamığı var, boğmacası suçiçeği var…” duyuyorum sizi. Ama dedik ya ilk defa “Antibiyotiklik Hasta” olduk…
One Comment
hanzade
Bir çocuğun canının acımasından daha kötü bir şey varsa o da canının acıdığını söylemesidir.
Karşısında eli kolu bağlı , birşey yapamadan beklemese…